google631c3f853b6d7360.htm

Vidalı kompresör tarihi:

 

Vidalı kompresör prensibi için ilk kez Almanya’da, Heinrich Krigar tarafından, 24 mart 1878 yılında (4121 patent numarasıyla) patent alındı. Heinrich Krigar daha sonra tasarımını değiştirip, geliştirerek, 16 Ağustos 1878’de (7116 patent numarasıyla) ikinci bir patent aldı. Bu patentler vidalı kompresör konusunda kayıtlı ilk patentler olup, Almanya Patent Ofisi’nin kurulmasından sadece bir yıl sonra alınmıştı.


Heinrich Krigar Hannover’de yaşıyordu ve onun tasarım çizimleri birbirinin aynı profile sahip iki rotoru göstermekteydi. Gerçekte, Krigar’ın tasarımı, Avrupa’da ilk kez 1867’de orya çıkan Root blower rotorlarına benziyordu ama arada önemli bir fark vardı, Krigar’ın tasarımında rotorların lob ve yivleri uzunlukları boyunca 180º sarma yapıyordu (helisel prensiple yer değiştiriyordu). O zaman için daha fazlasını düşünmek ve geliştirmek imalat teknolojisinin yetersizliği dolayısıyla mümkün değildi.

Yarım yüzyıl sonra, İsveç’li buhar türbini üreticisi Ljungstroms Angturbin AB şirketinin baş mühendisi Alf Lysholm modern vidalı kompresörün geliştirilmesine çok önemli katkılar sağladı. O zamanlar, Lysholm gaz ve buhar türbinlerinde kullanmak için hafif kompresörler araştırmaktaydı. Orijinal patent haklarının sona erdiği zamana denk gelince, Lysholm farklı rotor kombinasyonları denedi. Sadece rotorların şekli önemli değildi, rotorların hassas işlenmesi problemi de vardı ve Lysholm bu problemi çözüp, rotorların işlenmesi konusunda patent aldı. 1935 yılındaki patent açıkca göstermektedir ki, onun, erkek rotorun dört lobuna karşılık, dişi rotorda beş yiv kullandığı asimetrik profilli rotorları günümüzün vidalı kompresörlerinin doğuşu anlamına gelmektedir ve bu ilk asimetrik profilli dörde beş loblu tasarım yıllarca aynen kullanılmıştır.
Ljungstroms Angturbin AB şirketi adını 1951 yılında Svenska Rotor Maskiner AB (SRM) olarak değiştirdi. Bugün çok iyi bilenen kısa ismiyle, SRM, vidalı kompresör (vida) imalatçılarının hemen hemen hepsine imalat lisansı vermiştir. Avrupa’nın en büyük vida imalatçılarından biri olan Gutehoffnungshutte veya daha çok bilinen kısa adıyla GHH, günümüzde, bir çok vidalı kompresör ünitesi (paket) üreticisine vida satmaktadır. Rakip vida imalatçıları kendi araştırma ve geliştirme faaliyetlerine yatırım yaparak, 120 yılı aşan başlangıç konseptine bağlı olarak, yeni vida-rotor profilleri üretmişlerdir ve üretmeye devam etmektedirler.


   Vidalı Kompresörün Serbest Hava Debisinin İfadesi (FAD) :

FAD, kompresörün bastığı havanın emdiği havanın miktarı cinsinden ifadesidir. Yani 20 ºC referans emiş sıcaklığına göre, atmosfer basıncında, 1 dakikada emilen hava miktarı (hacim olarak);  m3/dk (metreküp/dakika).

Başkaca bir ifade yok ise, Kompresörün FAD değeri, kompresörün 1 dakikada bastığı havanın, 20 ºC’de, 1 atmosfer basınçta (0 bar efektif, 1 bar mutlak basınçta) kaplayacağı hacim anlamına gelir. Bununla birlikte, basınçlı hava aygıtlarının kapasitesi 25 ºC'yi referans alan Nm3/dk (normal metreküp/dakika) cinsinden ifade edilebilmektedir. (Hava soğudukça kompresörün bastığı havanın kütlesi artar, ısındıkça azalır. Kompresör çıkışındaki hava ısınmış olduğu için emdiğinden daha fazla hacime sahip olur. Burada asıl olan kompresörün emdiği hava miktarıdır, ki, aynı miktarı çıkışına taşıyarak, basar.)

Gerçekte boru içinden geçen havanın miktarı, kompresörün FAD değerinin çalışma basıncının mutlak (barometre) değerine bölünmesiyle bulunan değerdir. (Örneğin: 8 m3/dk FAD değeri ölçülüyorsa, 7 bar efektif basınçta, bu kompresörün bastığı hava boru içinden 1 m3/dk olarak geçiyor demektir. Boru içindeki hava hızını hesaplarken bu durumu dikkate almak gerekir.)

NOT: “Debi” birim zamanda akış miktarı demektir.

 Kompresör hakkında ansiklopedik bilgi

Kompresör Genel olarak havayı veya diğer gazları atmosfer basıncından daha yüksek basınçlara sıkıştırmak için kullanılan makina. Belirli bir oranda kompresörler kısmi vakum elde etmede veya atmosfer basıncının altına inmek için de kullanılır. Bu durumda pompa havalı yerdeki hava veya gazı dışarı atar.

Tarihçesi: Tarihçesi oldukça eskidir. Ancak 1650 Otto von Guericke’nin kompresör ve vakum pompalarında önemli gelişmeler yaptığı bilinmektedir. 1829’da William Mann basınçlı hava kompresör makinasının patentini aldı. Bu gelişmelerle, ekonomik alanda daha hafif makinalar elde edildi.

1872’den sonra sıkıştırma ile beraber soğutma da yapıldı. Bu yöntemde, silindirin içinde su jeti fışkırtılmaktaydı. Bu sistemde çalışan kompresörler bazı problemleri de yanında getirdi. Bu tür işlem terk edilerek etrafında su elbisesi bulunan kompresörler kullanılmaya başlandı. Bu tür ıslak kompresörler günümüzde hala kullanılmaktadır.

Kompresör Türleri

Pistonlu tek ve çift kademelı kompresörler :

İleri-geri kompresörleri: Bu türde, pistonun ileri-geri hareketi ile hava sıkıştırılır. Pistona bağlı havanın içeri girmesi ve çıkması için kapakçıklar bulunur. Genel olarak, kompresörde dönme hareketini gel-git doğrusal harekete çeviren, biyel mekanizması bulunur. Sıkıştırılacak akışkan, pistona giriş kapakçığı ile emilerek alınır. Piston hacmi en büyük olduğu zaman giriş kapakçığı kapanır ve piston ileri doğru hareket eder. Akışkana basınç tatbik edilir ve basınç arttığı zaman çıkış kapakçığı açılır ve akışkan dışarı atılır. Kompresör tek yönlü çalışan türden ise, gaz veya hava olan akışkan tek bir taraftan emilerek basılır. İki yönlü çalışan kompresörlerde pistonun bir tarafından akışkan emilirken, diğer taraftan dışarı basılır. Daha sonra bu işlem yön değiştirerek devam eder. Eski kompresörler buhar makinasındaki büyük silindir hacmine, düşük hıza, iki yönlü çalışmaya ve yatay eksene sahiptiler. Ancak otomobillerdeki içten yanmalı motorun gelişmesiyle, küçük hacimli kısa hareket mesafeli, çok silindirli, yüksek hızlı ve düşey eksenli kompresörler yaygınlaşmıştır.

Eğer hava yüksek basınçlara çıkarılırsa, sıcaklığı artar ve silindir ve pistonun yağlama sisteminde problemler doğurur. Bu sebepten ve güçten tasarruf sağlamak amacıyla birden fazla silindirli pompalar kullanılır. Birinci silindir, geçen basıncı biraz yükseltilmiş havanın soğuk su kullanılarak sıcaklığı düşürülür. Daha sonra bu hava yüksek basınç silindirine basıncının daha yükseltilmesi için gönderilir.

Genel olarak bu türler az miktardaki havayı yüksek basınca çıkarmak için en uygun türlerdir. Sabit hızla çalıştığı zaman, belirli miktardaki havayı yüksek basınçta ve en yüksek verimde verir. Ancak sıcaklıkla, silindirdeki yağın buharlaşıp sıkıştırılan gaza karışması bazdan arzu edilmeyebilir. Mesela, besin hazırlanması hususu böyle bir duruma örnek sayılabilir.

Bu tür kompresörler, yaygın bir şekilde, az miktarda yüksek basınçlı havaya ihtiyaç duyulan aletlerin işletilmesi, dökümlerin temizlenmesi gibi işlerde kullanılır. Ayrıca benzer ilkelere göre benzin veya buharla çalışan üfleyici motorlar, demir cevherinden, dökme demir elde edilmesi sırasında yüksek fırınlarda kullanılmaktadır. Mesela 0,9 tonluk demir yaklaşık 4 ton veya 2800 metre küp havaya ihtiyaç gösterir. Çelik yapımında kullanılan Bessemer fırınlarına hava temin etmekte de benzer kompresörler kullanılır.

Dönel kompresörler:
Bunların da esas olarak üç türü vardır: Merkezkaç kompresörler, eksen el akımlı kompresörler, dönel pozitif yer değiştirmeli kompresörler.

Merkezkaç kompresörler: Bu tür kompresörde hava veya başka gaz merkezi olarak dairevi hazneye alınır. Buradaki hava dönme hareketi sonucu, merkezkaç kuvveti tesiri altında hızlanır. Ancak dış kısma ulaştığında hızı düşer. Bernouilli ilkesine göre hızın düşmesi basıncın artmasına sebep olur. Buradan hava toplanma halkasına alınır ve dışarı sevk edilir.

Makina yüksek hızla döndüğü için, dengelenmiş, yani ağırlık merkezinin dönme ekseni üzerinde olması gerekir. Küçük bir sapma bile makinada büyük titreşimlere ve hasarlara sebep olur.

Bu tür kompresörler basit kullanışlı olup, kapakçıklara ihtiyaç göstermezler. Yağlama olmadığı için basınçlanmış havada yağ buharı bulunmaz. Dönme yataklarından başka sürtünen parça olmadığı için çalışma masrafı da düşüktür. Yüksek hızdan dolayı büyük miktardaki havayı fazla yüksek olmayan basınca getirmek mümkündür. Basınçlı hava sürekli olarak çıkar ve basınç dalgalanmalarını düzenleyecek bir ana hazneye ihtiyaç duyulmaz. 0,5 kgf/cm2lik basınca kadar tek kompresör yeterse de, daha yüksek basınçlar için seri şeklinde düzenlenmiş kompresöre ihtiyaç duyulur. 2,5 kgf/cm2nin üstündeki basınçlar için ise ana soğutması gerekli olabilir. Bu durumda bir devreden diğer devreye geçen havanın sıcaklığı düşünülerek soğutulur.

Eksen el akımlı kompresörler:
Bu tür kompresörde hava dönme eksenine paralel olarak hareket ederek, helisel şekilde ilerler. Bu sırada da sürekli basınç artar. Bir anlamda çalışma sistemi türbinin tersine uygundur.

Tipik bir eksen el akımlı kompresörünün parçaları:

1. Pervane veya türbin kanatları olan ve kompresörün iç cidarını meydana getiren kısım.

2. Çıkış kısmını meydana getiren ve dönen kısmı mesnetleyen yatak bölümü.

3. Duran ve kompresörün dış cidarlarını meydana getiren kısım. Montaj kolaylığı bakımından iki yarı daire şeklinde imal edilir. İçinde helisel olan ve pervane kısımları ile uyuşan kanallar mevcuttur.

4. Çalışması sırasında giren hava hızlandırılır ve daha sonra hızı düşürülür, bu arada Bernouilli ilkesine göre basınç yükselir.

Birbirine eklenebilen bölümlerden ibaret olması, küçük hacim kaplaması, dönen kısımların merkezi bulunması ve bu sebepten merkezkaç kuvvetinin düşük olması bu türün tercih sebebidir.

Dönel pozitif yer değiştirmeli kompresörler:
Bu tür pompada, hava dış merkez pompalarla birbirini takip eden küçük hacimlere alınır. Hacim azaldıkça basınç artar. Motorun dönen parçası, akışkanı girişten çeker, etrafında döndürür ve çıkıştaki yüksek basınç kısmına verir. Doğalgaz endüstrisinde gaz ölçüsü olarak kullanılır ve içinde is gibi yabancı madde bulunan gazlar, kolaylıkla bu kompresörden geçirilebilir.

Jet kompresörleri:
Genel olarak iki türü mevcuttur. Hidrolik kompresörler ve gaz ve buhar kompresörleri.

Hidrolik kompresörler:
Düşen suyu veya basınç altındaki suyu, mekanik hareketli bir parça kullanmadan, havaya basınç uygulamak için kullanan kompresörlerdir. En basitinde yüksek seviyeli su kütlesi, düşük seviyeye getirilirken havaya da basınç uygulanır. Daha sonra basınçlı havadan su ayrılır. Bunların en yenileri Taylor kompresörü olarak isimlendirilir. İlk kurulma masrafı yüksek olmasına karşılık, verimi yüksek, işletme masrafları düşüktür.

Gaz ve buhar kompresörleri:
Esas olarak basınçlı havanın veya buharın çıktığı bir ağız mevcuttur. Buradan yüksek basınçlı hava çıkarken genişler ve hızlı hareketi sırasında havayı da beraberinde sürükler. Daha sonra azalan kinetik enerji, basıncın artmasını doğurur. Bu tür pompa özellikle buharın zararlı etkisinin bulunmadığı yerlerde hava üfleyici ve ısı pompalarında ve havalandırma cihazlarında termo kompresör olarak kullanılır. Kompresör basit olup, hareketli bir parçası yoktur. Kullanımı kolay ve bakım masrafı düşüktür. Buna karşılık pompa olarak verimi düşük olması en önemli sakıncasını teşkil eder.

 KOMPRESÖR SEÇİMİ:

Günümüzde, basınçlı havanın otomasyonda kullanılması hayli yaygındır. Hemen her işletmede bir kompresör bulunması mümkündür. Üretimi arttırmak ve işgücü kullanımını azaltmak için kullanılan önemli donanımlardan biri olan kompresörün seçimi dikkatli bir analiz yapmayı gerektirir. Kompresör seçimi, fabrika genişlemesi veya yeni bir fabrika kurulması çalışmalarında verilen en önemli kararlardan biridir. Çünkü kompresör, çoğunlukla, bir fabrikada enerji harcaması kalemlerinin en büyüğüdür ve bu nedenle, kompresörün verimliliği toplam faaliyet maliyeti üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
GİRİŞ:
İhtiyaç duyulan kompresör niteliklerinin belirlenmesi aşamasında bilinmesi gereken temel veriler; kapasite, çalışma basıncı ve ihtiyaç duyulan hava kalitesi olarak sıralanabilir. Bunların yanı sıra, kullanım noktalarının sayısı ve yayıldığı alanın büyüklüğü, basınçlı hava kullanımındaki değişmeler, gelecekte olası kullanım artışı, ortam şartları, soğutma suyu bulunabilirliği, kalitesi ve maliyeti gibi konular da seçim üzerinde etkili olabilecek faktörlerdir.
Yukarıda belirtilen üç temel verinin doğru olarak belirlenmesi yoluyla tanımlanacak kompresör ihtiyacına cevap verebilecek ürünler arasındaki seçimi yapmak için ise, yatırım, enerji ve bakım maliyetlerinin toplamı olan işletme maliyetlerinin karşılaştırılması gerekir. İstenilen değerleri sağlayabilecek en düşük işletme maliyetli kompresörün seçilmesi en doğru yaklaşım olacaktır.
KAPASİTE BELİRLEME:
İhtiyaç duyulan kapasitenin belirlenmesi tabii ki öncelikli önem taşır. Basınçlı hava ile çalışan aletlerin incelenmesi halinde, bazılarının hemen sürekli çalıştığı görülürken, bir kısmının düzensiz aralıklarla çalıştığı fakat kullanım sırasında göreceli olarak fazla hava tüketiminin olduğu görülecektir.
Bu nedenle, toplam basınçlı hava ihtiyacı her bir aletin maksimum tüketimlerinin toplamı olmamalı; ortalama tüketimlerinin bileşkesi olmalıdır. Ortalama tüketimin belirlenmesi için ise yük faktörü kullanılmalıdır. Pnömatik cihazlar genellikle belli aralıklarla kullanılır ve çoğunlukla tam yükte kullanılmazlar. Gerçek hava tüketimleri de bu nedenle kataloglarında verilen maksimum tüketimlerinden azdır. Gerçek hava tüketiminin maksimum, sürekli tam yükte çalışma anındaki tüketime bölünmesi ile bulunacak Oran yük faktörü olarak adlandırılır.
Örnek  olarak, tam yükte 25 l/s hava tüketimi olan bir cihazın boşta çalışma sırasında 10 l/s hava tükettiğini varsayalım. Bu cihazın %40 oranında yükte kullanılacağını düşünürsek, yük faktörü aşağıdaki gibi hesaplanır:
( 25 x 0,4 ) + ( 10 x 0,6 ) = 0.64 (%64)
                     25

ÇALIŞMA BASINCI:
Kompresör seçiminde dikkate alınması gereken önemli bir faktör de çalışma basıncıdır. Bilindiği üzere, herhangi bir kompresörün enerji harcamasını belirleyen iki faktörden biri kapasite ve diğeri de basınçtır. Bu nedenle, ihtiyaçtan daha yüksek çalışma basıncına sahip bir kompresörün satın alınması enerji maliyetinin yükselmesine neden olacaktır.
İhtiyaç duyulan çalışma basıncı ve bunu sağlayacak kompresörün seçimi için iki faktörün belirlenmesi gerekir. Kullanım noktasında gerekli basınç ve hava hatlarında oluşacak basınç kaybı.

Kullanım noktasındaki basınç:
Basınçlı hava kullanan aletlerin üreticileri söz konusu aletin tüketeceği hava miktarı ve ihtiyaç duyulan basıncı belirtirler. Burada dikkat edilmesi gereken konu, havalı aletin belirtilen gücü ancak belli bir basınçta sağlayabileceğidir. Daha düşük basınç, aletin vereceği gücü azaltırken; daha yüksek basınç ise hava tüketimini ve aletin aşırı yüklenmesi riskini arttıracaktır.
Basınç kaybı:
Hava hatlarında kullanılan boru kesiti ve hat üzerinde yer alan filtre, şartlandırıcı ve su ayırıcılar gibi donanımlar da basınç kaybına neden olmaktadır. Bu nedenle, kompresör seçimi sırasında çalışma basıncı belirlenirken söz konusu kayıplar mutlaka göz önüne alınmalıdır.
Kullanım noktasında ihtiyaç duyulan basınç ve hava hatlarında oluşacak basınç kaybı doğru olarak belirlendikten sonra, kompresörün çalışma basıncını belirlemek için, hatlardaki basınç kaybının kullanım noktasında istenilen basınca eklemek gerekir.

İŞLETME MALIYETI :
İhtiyaca cevap verebileceği düşünülen çok sayıda kompresör bulunabilmesi halinde, seçim kararını etkileyen en büyük faktör genellikle yatırım maliyeti yani kompresör alınırken ödenilecek bedel olmaktadır.
Bakım süresi ve bu sürede oluşabilecek üretim kayıpları gibi dolaylı maliyetler de mutlaka değerlendirilmelidir.
Gelişmekte olan ülkemizde sermaye maliyetinin yüksek olduğu göz önüne alındığında haklı gibi görülebilecek bu yaklaşım, uzun vadeli düşünüldüğünde doğru olmamaktadır. Kompresör ömrü 10 yıl olarak alındığında, üç kategoriden oluşan işletme maliyetinin dağılımı yaklaşık olarak %5–10 bakım, %10–15 ilk yatırım ve %75–85 enerji maliyeti şeklinde olmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, en yüksek maliyet unsuru olan enerji maliyetinin kıyaslanması, daha doğru bir karar verilmesini sağlayacaktır.
En doğru yaklaşım, üç kategorinin toplamından oluşan işletme maliyetlerinin kıyaslanmasıdır.
Enerji maliyeti: 
Enerji maliyeti kıyaslamasında yapılacak şey, birim hacim basınçlı hava elde etmek için harcanan enerji miktarlarına bakılmasıdır. Bu sırada, kullanılan kapasite birimlerinin aynı olmasına dikkat edilmeli ve güç harcamasına kompresör üzerinde yer alan tüm ekipmanların dâhil olup olmadığı kontrol edilmelidir. Güç harcamaları değerlendirilirken, elektrik motorlarının nominal güçleri yerine, şebekeden çektikleri gücün baz alınması, gerçek güç harcamalarının kıyaslanmasını sağlar.
İlk yatırım maliyeti
Belirlenen kapasite, basınç ve hava kalitesini sağlayabilen seçenekler arasında yapılacak seçimi etkileyen önemli bir unsur olan ilk yatırım maliyetinin kıyaslanmasında üzerinde durulması gereken önemli bir konu paket içeriklerinin kıyaslanmasıdır.
Bu yapılırken, gerek fonksiyonlar kıyaslanmalı; gerekse bu fonksiyonları yerine getiren donanımların nitelik ve kalitelerine dikkat edilmelidir. Hatta elektrik motoru, sıkıştırma elemanı, elektrik panosu ve soğutma ünitesi gibi kompresörü oluşturan ana parçaların detaylı olarak incelenmesi sayesinde farklılıkların nereden kaynaklandığı sorusuna cevap bulunabilecektir.
Bakım maliyeti
Bakım maliyeti denilince akla ilk gelen yedek parça ve işçilik fiyatları olmaktadır. Bu fiyatların önemi göz ardı edilemese de, bakım maliyetleri kıyaslamasında, bakım periyotları en az fiyat kadar önemlidir. Sadece fiyat karşılaştırıldığında pahalı görülebilecek bakım maliyeti, bakım periyodu hesaba katıldığında daha ucuz kalabilecektir. Bunun tam tersi de mümkün. Fiyat olarak ucuz olan bakım maliyeti, bakım periyodu hesaba katıldığında daha pahalı çıkabilir. Bu nedenle, farklı periyodular için verilen bakım fiyatlarının kıyaslanması yanlış sonuç verecektir. Bu kıyaslama sırasında, bakım süresi ve bu sürede oluşabilecek üretim kayıpları gibi dolaylı maliyetler de mutlaka değerlendirilmelidir. 
SONUÇ:
İhtiyacın doğru belirlenmesi ve bu ihtiyaca cevap verebilecek ürünlerin adil kıyaslanması olarak, iki aşamadan oluşan kompresör seçim süreci, işletme verimliliği ve dolayısı ile karlılığı üzerinde önemli etkiye sahip bir işlemdir. Bu aşamalardan herhangi birinde göz ardı edilecek bir unsur, ülkemizde hayli pahalı olan enerjinin verimsiz kullanımına yol açabileceği gibi işletmenin karlılığı üzerinde olumsuz etkiler yapacaktır.
Yukarıda sayılan nedenlerle, rekabet gücünü arttırmak isteyen firmalar için, kompresör seçim sürecinin sadece katalog verilerinin ve fiyatların karşılaştırılmasından oluşmayan, dikkatli ve araştırmacı bir yaklaşım gerektiren bir işlem olduğu bilinmelidir.